Teşkil edilmek
Meydana getirilmek, kurulmak.
"Yeni bir parti teşkil edildi."
"Site yönetimi teşkil edilmeden olmaz."
deyimlerimiz.com ekledi, 767 kez okundu.
Meydana getirilmek, kurulmak.
"Yeni bir parti teşkil edildi."
"Site yönetimi teşkil edilmeden olmaz."
deyimlerimiz.com ekledi, 767 kez okundu.
Olayları, gelişmeleri, yenilikleri iyi anlayıp gereği gibi karşılamak; düşündüğünü olduğu gibi söylemek.
"Açık fikirli olmandan dolayı seni tebrik ederim."
"Çekinmene gerek yok, açık fikirli ol lütfen."
deyimlerimiz.com ekledi, 763 kez okundu.
Bir kimseyi harekete geçemeden etkisiz hale getirmek.
deyimlerimiz.com ekledi, 797 kez okundu.
İnsan sağlığına faydalı olup olmadığı düşünülmeksizin rastgele yenen, yemek yerini tutmayan yiyecekler yemek.
"Çocuklar, abur cubur yemeyin, yemek hazır."
deyimlerimiz.com ekledi, 711 kez okundu.
Bir kuruluşu canlandırabilecek yeni kişi veya kişiler.
"Bu takıma tazekan lazım, yoksa işimiz zor."
Deyim değil, sıfattır.
deyimlerimiz.com ekledi, 689 kez okundu.
İnsanın gönlünü inciten, onuruna dokunan, kırıcı, üzücü, ağır söz söylemek.
"Hiç düşünmeden, bana acı sözler söyledin."
"Acı söz söyleyip kardeşini çok kırdın."
deyimlerimiz.com ekledi, 792 kez okundu.
Gerçek bir ticari işleme ve bir alacağa dayanmayan, gerçek duruma uymayan, yalnız herhangi bir kişiye para sağlamak amacıyla düzenlenerek imzalanan senet.
"Sağ olsun, babandan iki tane hatır senedi aldım."
deyimlerimiz.com ekledi, 795 kez okundu.
1. Bir şeye isteyerek veya istemeyerek razı olmak.
"Kabul eylerseniz, akşama size oturmaya geleceğiz."
2. Yanına, katına almak.
"Kabul eylerseniz, bu akşam ben de sizinle gideyim."
3. Bir armağanı almak.
"Lütfen bu çiçeği kabul eyleyin."
4. Onaylamak.
"Büyüklerinin yanında böyle konuşmanı kabul eyleyemem."
deyimlerimiz.com ekledi, 763 kez okundu.
Çevresiyle ilgilenmeden, düşünceli olarak.
"Dalgın dalgın camdan bakıyordu."
"Dün akşam dalgın dalgın giderken merdivenden düşmüş."
deyimlerimiz.com ekledi, 714 kez okundu.
Başka kişilerin sözüyle hareket etme.
"Sen elin ağzına bakma, böyle bir şey yok."
"Elin ağzına bakmayı bırak, başın derde girecek."
deyimlerimiz.com ekledi, 776 kez okundu.
Bilgisiz olduğu hâlde her şeyi bilir görünmek, allame kesilmek.
deyimlerimiz.com ekledi, 271 kez okundu.
Oylamada yarıdan bir fazla oyla sağlanan çoğunluk.
"Tüzük değişikliği salt çoğunlukla kabul edildi."
Salt: Mutlak.
deyimlerimiz.com ekledi, 280 kez okundu.
1. Yüzükoyun düşmek.
"Arabadan inerken ters pers oldum."
2. Fena hâlde bozulmak.
"İki gündür işlerim öyle ters pers gitti ki..."
deyimlerimiz.com ekledi, 288 kez okundu.
Bir yerde anılmak, hatırlanmak.
"Kulaklarım çınlıyor, birileri beni anıyor galiba."
"Dayımın kulakları çınlasın, bizlere çok emeği geçti."
deyimlerimiz.com ekledi, 470 kez okundu.
Başkasının sözüyle iş yapmak, onların yaptığını yapmak, gördüklerini uygulamak.
"Elin ağzıyla kuş tutmaya devam edersen, başın derde girecek."
"Sen ne zaman elin ağzıyla kuş tutmayı bırakacaksın?"
deyimlerimiz.com ekledi, 287 kez okundu.
1. Abartarak söylemek, olmayacak şeylerden söz etmek.
"Senin ablan da çok palavra savuruyor ki."
2. Uydurma, asılsız bir söz veya haberi gerçekmiş gibi ortaya atmak, yalan söylemek.
"Takdir belgesi alıyorum diyordu, ama palavra savuruyormuş, bir şey alamadı."
deyimlerimiz.com ekledi, 278 kez okundu.
Birinin sevgisini, güvenini kazanmak.
"Bir demet çiçekle annemizin kalbini kazanabiliriz."
"Ne yaptı etti, sonunda o kızın kalbini kazanmayı başardı."
deyimlerimiz.com ekledi, 366 kez okundu.
Çok kirli (yüz, el).
"Önce su görmemiş ellerini bir yıka."
deyimlerimiz.com ekledi, 280 kez okundu.
Geçerli ve değerli sayılmak.
"Havalar soğuyunca kombiler pek revaç buluyor."
deyimlerimiz.com ekledi, 279 kez okundu.