Teşkil edilmek
Meydana getirilmek, kurulmak.
"Yeni bir parti teşkil edildi."
"Site yönetimi teşkil edilmeden olmaz."
deyimlerimiz.com ekledi, 716 kez okundu.
Meydana getirilmek, kurulmak.
"Yeni bir parti teşkil edildi."
"Site yönetimi teşkil edilmeden olmaz."
deyimlerimiz.com ekledi, 716 kez okundu.
Olayları, gelişmeleri, yenilikleri iyi anlayıp gereği gibi karşılamak; düşündüğünü olduğu gibi söylemek.
"Açık fikirli olmandan dolayı seni tebrik ederim."
"Çekinmene gerek yok, açık fikirli ol lütfen."
deyimlerimiz.com ekledi, 715 kez okundu.
Bir kimseyi harekete geçemeden etkisiz hale getirmek.
deyimlerimiz.com ekledi, 758 kez okundu.
İnsan sağlığına faydalı olup olmadığı düşünülmeksizin rastgele yenen, yemek yerini tutmayan yiyecekler yemek.
"Çocuklar, abur cubur yemeyin, yemek hazır."
deyimlerimiz.com ekledi, 663 kez okundu.
Bir kuruluşu canlandırabilecek yeni kişi veya kişiler.
"Bu takıma tazekan lazım, yoksa işimiz zor."
Deyim değil, sıfattır.
deyimlerimiz.com ekledi, 645 kez okundu.
İnsanın gönlünü inciten, onuruna dokunan, kırıcı, üzücü, ağır söz söylemek.
"Hiç düşünmeden, bana acı sözler söyledin."
"Acı söz söyleyip kardeşini çok kırdın."
deyimlerimiz.com ekledi, 745 kez okundu.
Gerçek bir ticari işleme ve bir alacağa dayanmayan, gerçek duruma uymayan, yalnız herhangi bir kişiye para sağlamak amacıyla düzenlenerek imzalanan senet.
"Sağ olsun, babandan iki tane hatır senedi aldım."
deyimlerimiz.com ekledi, 753 kez okundu.
1. Bir şeye isteyerek veya istemeyerek razı olmak.
"Kabul eylerseniz, akşama size oturmaya geleceğiz."
2. Yanına, katına almak.
"Kabul eylerseniz, bu akşam ben de sizinle gideyim."
3. Bir armağanı almak.
"Lütfen bu çiçeği kabul eyleyin."
4. Onaylamak.
"Büyüklerinin yanında böyle konuşmanı kabul eyleyemem."
deyimlerimiz.com ekledi, 724 kez okundu.
Çevresiyle ilgilenmeden, düşünceli olarak.
"Dalgın dalgın camdan bakıyordu."
"Dün akşam dalgın dalgın giderken merdivenden düşmüş."
deyimlerimiz.com ekledi, 678 kez okundu.
Başka kişilerin sözüyle hareket etme.
"Sen elin ağzına bakma, böyle bir şey yok."
"Elin ağzına bakmayı bırak, başın derde girecek."
deyimlerimiz.com ekledi, 742 kez okundu.
Bir işin daha başında nasıl olacağını düşünmeden işi olmuş bitmiş saymak.
deyimlerimiz.com ekledi, 328 kez okundu.
1. Uygun bir fırsat beklemek.
"Toplantıda düşüncelerini açıklamak için zamanını kolluyor."
2. Bir işin sırasını beklemek.
"Zamanını kolla öyle gir işe, zamansız girip de rezil olma."
deyimlerimiz.com ekledi, 1516 kez okundu.
İnce, uzun boylu, uzun boyunlu (kimse).
"Yeni gelen basketçiyi gördün mü? Zürafa gibi mübarek."
deyimlerimiz.com ekledi, 309 kez okundu.
Çok sinirlenmek, öfkelenmek, hiddetlenmek, kontrolü yitirmek.
"Kanı başına çıkmıştı, sağa sola bağırıp duruyordu."
"Onu görünce kanım başıma çıktı."
deyimlerimiz.com ekledi, 279 kez okundu.
Çok para vererek satın almak, çok pahalı gelmek, masraflı olmak.
"Arabayı tamir ettirdik, ama tuzluya mal oldu."
"Hep beraber tatile gidelim dedik, ama bize tuzluya mal oldu."
"Tuzluya mal olmayacaksa biz de bir hafta tatil yaparız."
"Trafik kurallarına uyun, yoksa cezası tuzluya mal olabilir."
deyimlerimiz.com ekledi, 323 kez okundu.
Savaş olmayan bir bölgede, savaşa hazırlanmak ve başlamak.
"Batı bölgesinde yeni bir cephe açmaya karar vermişler."
deyimlerimiz.com ekledi, 280 kez okundu.
Dedikodu, söylenti.
"Bunların hepsi kılükal."
"Böyle konuşup da arkadaşının hakkında kılükal çıkarma."
Doğrusu kılükal şeklindedir, deyim değil isimdir.
deyimlerimiz.com ekledi, 310 kez okundu.
1.Umduğunu bulamamak, aldanmak
2. Tedbirsiz hareket edip, kötü sonuçlanacak bir işe girişmek.
"Allah kimseyi çürük tahtaya bastırmasın."
deyimlerimiz.com ekledi, 521 kez okundu.
Eksiklikleri düzeltmek, onarmak; denetlemek için pek çok şeyi ele alıp yoklamak, gözden geçirmek.
"Yaptığın işi bir daha elden geçir."
"Yaz döneminde okulun tüm sıra ve masaları elden geçirilmiş."
deyimlerimiz.com ekledi, 344 kez okundu.
Çok konuşmak.
"Cart cart ötmeyi bırak da, git ders çalış."
deyimlerimiz.com ekledi, 256 kez okundu.